Marka Blogunda Kaçınılması Gereken 5 Hata

Yeni medya düzeninde firmaların iletişim kanallarında biri olan bloglarda dikkat edilecek noktalar...

İnternet hayatımıza hem kişisel hem de kurumsal olarak nüfuz etmiş durumda. İletişimin en önemli alanlardan biri olduğu günümüzde sanal alem kullanıcılara e-posta, forum, sosyal ağ ve blog gibi çeşitli iletişim araçları sunuyor. Firmaların web siteleri genellikle ciddi, yapılan işin temelini açıklayan bilgilendirici interaktif birer broşür gibidir. Bu web siteleri kullanıcılarla, müşterilerle iletişim için pek de uygun platformlar değildir. Bu yüzden firmalar iletişimde daha doğrudan, serbest ve yaratıcı olabilecekleri blogları tercih ediyorlar.

Bloglar kitlenizle iyi bir ilişki kurmanızı sağlayabileceği gibi yanlış uygulamalar markanızın değerini düşürebilir ve kullanıcılarla yabancılaşabilir. Bloga harcanan zaman ve para bırakın yararı zarara bile neden olabilir. Başarılı ve amaca yönelik bir blog için kaçınmanız gereken bazı hatalar var.

1- Strateji Olmadan Başlamak

Firma blogunu bir heyecanla aceleyle başlatmayın. Başlangıçta çok kişi gelmese de o gelenler de sonuçta var olan müşterileriniz ya da potansiyel kullanıcılarınızdır. karşılarına hazırlıksız çıkmayın. Web pazarlama firması Blue Volcano Media'nın başkanı Marjorie r. Asturias ufak firmaların yaptığı en büyük hatanın blog oluşturmanın kolay bir şey olarak görmeleri olduğunu söylüyor ve ekliyor:

"Bu bakış açısı onları bir dizi hataya sürüklüyor. Özellikle de belirgin bir strateji olmadan, editöryal bir takvim hazırlamadan işe başlayıveriyorlar."

Blog stratejiniz üzerine düşünürken şu noktalara dikkat edin:

Blog, işimiz için uygun bir araç mı? Firma blogculuğunun yazarı Dougles Carr bazı firmaların sosyal olmadıklarını ve asla da olmayacaklarını belirtiyor. "Eğer içerik oluşturamayacaksanız, şeffaf olamayacaksınız, negatif yorumlara cevap veremeyecekseniz hiç başlamayın. Aceleyle başlamadan önce hataların ya da kötü blogculuğun sonuçlarını anlamanız gerekiyor."

Başarmak istediğim iş hedefi nedir? İçeriğinizi hedefleriniz belirlemeli. Örneğin eğer hedefinizi liderler aracılığıyla endüstri ile bağlantı kurmaksa içeriğiniz satışları artırma hedefine göre çok daha farklı olmalıdır. Tehlikeli Taktikler (Dangerous Tactics) adlı satış blogunu yöneten Christian Russel bu dersi zor yoldan öğrenmiş.

"Aslen bir blog açıp düzenli olarak iyi içerik yayımlamanın satışların anahtarı olacağına inanıyordum. Ancak blogumu okuyanlarla ürünleri satın alanlar arasında büyük ayrım olduğunu gördüm. Yeni yeni satış tekliflerini daha açık ve anlaşılır kılacak değişiklikler yapmaya başladım ve şimdiden faydasını görüyorum. Sadece okuyucu çekme dışında artık satışlarım hakkında sorgular ve ipuçları da alabiliyorum."

Gerekli kaynakları ayırmaya hazır mıyım? Ter akıtmadıkça sanal alemde de kazanç sağlayamazsınız. Bir blog açıyorsanız zamanınızı ve kaynaklarınızı harcamaya hazır olun. Online pazarlama uzmanı Josh Chan firmalarının blog işini küçümsediğini ve gerekli sorumluğu kestiremediklerini itiraf ediyor. "Günde sadece bir tane bile değeri olan bir gönderi yapabilmek için çalışanlardan birinin en az yarım ila bir saat arasında vakit harcaması gerekiyor."

2- Hep Kendinizden Bahsetmek

Doğrusu firmalar hep ne kadar iyi ve başarılı olduklarını anlatma eğilimindedir. Mütevazilik yapmayıp iyice reklam kokan bir gönderi yapmadan önce bir daha düşünün:

Blog bir basın organı değildir. Firmanızla ilgili haberleri paylaşmaya niyetliyseniz firmanın web sitesinde bu iş için ayrılış bir alan olmalıdır. Ancak blogu bu amaç için kullanmak kötü bir etki yaratabilir. Social Media Solutions'tan sosyal medya yöneticisi Whitney Swell bu olguyu şu şekilde açıklıyor:

"Bloglar tüketicilerin firmanın insani yönünü görmesine olanak sağlar. Ancak tanıttım içerikli gönderiler markanın kişiliğini ve pozisyonunu alıp götürür ve blog bir iletişim platformu olmaktan çıkıp tek yönlü bir reklam aracı olur."

Kitlenizin İhtiyaçları... Online pazarlama danışmanı Angela Neal firmaların kendi başarılılarını öne çıkaran kuru, bilgi odaklı ciddi metinler yazmak istediklerini belirtiyor.

"İstatistiklerle ve ürün detayları, terimler, teknik bilgiler vb. dolu pek çok blog görüyorum. Örneğin bir kere endüstriyel temizlik ürünleri yapan bir firma ile çalışıyordum. Firma ürünlerinde kullanılan belirli bir kimyasalın nasıl geliştirildğine dair bilimsel çalışmaların listesini yayımlamak istediler. Tüketiciler bilmek istediği tek şeyse ürünün ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacağıydı."

İçerik oluşturmadan önce konuya geniş bir çerçeveden bakın ve okuyucularınızın ne istediğini anlayın. Tavsiye mi, analiz mi, haber mi keşfedin. Okuyucularınız için değerli olacak içeriği sağlamaya çalışın.

3- Bağ Kurmamak

Bağlantılar kendini blog olarak tanımlayan her sitenin vazgeçilmez bir parçası olmalıdır. Dışarıya link vermekten korkmayın. Onlina pazarlama firması Blue Phoenix Media'da komüniti yöneticisi olan Rohin Guha pek çok firmanın PageRank'leri düşecek endişesiyle bağlantı vermekten çekindiğini bunu sonucunda içeriğin kısıtlandığını belirtiyor.

"Bir şirket olarak insanlara dünyada olup bitenlerden haberdar olduğunuzu yansıtmalısınız. Günlük gönderileriniz uyduğu ölçüde başka kaynaklara da dönmek durumundasınız."

Guha, dışarıya bağlantı verme alışkanlığı için her yazıya konması zorunlu minimum bağlantı sayısını belirlemeyi tavsiye ediyor.

Kaynaklarınızı belirtin. Kaynaklarınıza bağlantı vermenin etik olması dışında diğer bloglarla da iyi bir ilişki kurmanızı ve onların da size bağlantı vermesini sağlar. Karr, başkalarından bahsetmenin okuyucuları kaçırmayacağını söylüyor.

"Dikkat çekici bir şey gördüğünüz de ve kitlenizin bilmesi gerektiğini düşündüğünüzde hiç durmayın ve yazın." Guha ek olarak büyük sitelere dış bağlantı verdiğinizde dikkatlerini çekeceğinizi belirtiyor.

Kendinize link vermeyi unutmayın: OfficeDrop firması web sitelerinde bir yıldan fazla bir süre ana sayfalarına bağlantı vermeden bir blog yürüttü. Pazarlama başkanı Healy Jones bazı blog gönderilerinin site genelinde en çok ziyaret alan sayfalar arasında olduğunu ve yüksek PageRank'e sahip olduğunu söylüyor.

"Şu an SEO ve blog okuyucularının gücünü kullanarak web sitemizdeki farklı sayfalara yönlendirmeler yapıyoruz. Blogun arama motorlarınca sevilen sayfalarından ana sitemizdeki önemli sayfalara bağlantı veriyoruz."

4- Kendiniz Olmamak

Kendiniz gibi olmanın birkaç anlamı var:

Blogu stajyere yazdırmayın. Firmayı temsil edebilecek birine yazdırın. Stajyere CEO'nun adına yazmasını söylemek işe yaramaz.

İnsani yanınızı gösterin. Kimse katı firma söylemlerini okumak istemez. Ayrıca bir şirket temsilcisinden çok doğal, normal biri olarak yazmak çok daha kolaydır.

Samimi bir dil kullanmak, size özel şeylerden bahsetmeniz anlamına gelmez. "Blog, Youtube'daki en sevdiğiniz 80'ler videosunu paylaşmak için bir fırsat değildir. Bu, alanınızda uzman olduğunuzu göstererek kitlenizi etkilemek için kullanmanız gereken birfırsattır. Kişisel konularınızı kişisel blogunuza ya da Facebook hesabınıza saklayın. Böylece firma blogundaki duruşunuz zarar görmez."

Bildiniz şeyler hakkında yazın. Herkes için işe yarayan bir şey firmanıza uymayabilir. Stella Fayman FeeFighters.com için bir blog başlattığında küçük firmaların bloglarına bakmış ve hepsinin sosyal medya hakkında yazdığını görmüş. Bu konunun işe yaradığını gören Fayman, şirketle ilgisi oldukça az da olsa sosyal medya hakkında yazmaya başlamış.

"Bir süre sonra markamızı küçük işletmeler için bir finans kaynağı olarak konuşlandırmak için kimsenin yazmadığı ve işimizle ilgili konulara değinmemiz gerektiğini anladım; yani küçük işletmeler ve finans hakkında... Bu yola girdiğimizde trafiğimiz ciddi oranda arttı."

5- Sosyal Medyayı Yadsımak

Günümüzün grift iletişim ağında sosyal medya kanallarını kullanmamak söz konusu olamaz. Blog yazılarınızın kendi kendilerine bir yerlere gelmesini beklemek bu vahşi rekabet ortamında size pek bir fayda sağlamaz. Markanızı ve blogunuzu Twitter, Facebook gibi sosyal ağlara genişletmeniz gerekiyor.

Yeni bir gönderi yaptığınızda bunu Twitter ve Facebook'da tartışmaya açın. Tüm sosyal profillerinizde blogunuza giden bir bağlantı olduğundan emin olun. Diğer kanallarda yazdığınız bir şeyle ilgili blogunuzda yorum yapıldığında mutlaka bunları da cevaplayın. Pazarlama CEO'su Susan Gunelius sosyal medyayla ilgili şu yorumu yapıyor:

"Unutmayın, sosyal ağların en büyük yararı kitlenizle iletişiminizi geliştirmenizdir. Bunun için çaba gösterip okuyucularınıza zamanında cevap verip, onları anlayarak komünitenin değerli bir üyesi olduklarını hissettirmeniz gerekiyor."

Ülkemizde de oldukça yaygınlaşan blogların kullanımı konu iş olduğunda hafife alınmamalı ve profesyonelce bir yaklaşım tutturulmalıdır. İnterneti gençlerin ve çocukların işi olarak görmeye devam edemeyiz. İşimiz ve kurumsal ilişkilerimiz için internetin iletişim araçlarını aktif, etkili ve kazanç sağlayacak şekilde kullanarak internette var olmamız gerekiyor. İletişim çağında iletişimi koparmayın.


Yorumunuzu yazın.

Mail adresiniz paylaşılmayacaktır. *